Sezai Karakoç'tan Köşe Şiiri
Ve güldün rengârenk yağmurlar yağdı
İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı
4
2
8,225
okunma

Saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın

Saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen

Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin

Gözlerin kaç kişinin gözlerinde gezinir

Sen kaç köşeli yıldızsın


Fabrika dumanlarında resmin

Kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun

Hatırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi

Aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun


Benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma

Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim

Bir tek köşen bile ayrılmamışken bana

Var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim

Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim

Sen kaç köşeli yıldızsın

Evlerinin içi ayna döşeli

Ayna hâtıra gözler ve sevmek

Benim aşkım bin bir köşeli ah bin bir köşeli

Bir köşe gidince bin köşe yeniden gelecek

Ayna hâtıra gözler ve sevmek


Evlerinin içi kabartma bahar

Köşelerinde keklik gibi bakıp duran saksılar

Halıları öpe öpe nakış yapar nakış gibi ayaklar

Siz söyleyin insan seve seve ölmez ne yapar

Köşelerde keklik gibi bakıp duran saksılar


Evlerinin içi yeni güllerden

Görülmemiş güneşleri görülmemiş gözlerine getiren

Sağ köşedeki entari sol köşedeki şapka

Beni katil suların ortasına bıraka

Katil sular güneşi gözlerinden götüren


Evlerinin içi gurur döşeli

Benim aşkım bin bir köşeli ah bin bir köşeli

Sen geldin ve benim deli köşemde durdun

Bulutlar geldi ve üstünde durdu

Merhametin ta kendisiydi gözlerin

Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu

Bulutlar geldi altında durduk


Konuştun güneşi hatırlıyordum

Gariptin yepyeni bir sesin vardı

Bu ses öyle benim öyle yabancı

Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı


Dişlerin öpülen çocuk yüzleri

Güneşe açılan küçük aynalar

Sert içkiler keskin kokular dişlerin

İçinden geçilen küçük aynalar


Ve güldün rengârenk yağmurlar yağdı

İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı

Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak

Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı


Sen geldin benim deli köşemde durdun

Bulutlar geldi üstünde durdu

Merhametin ta kendisiydi gözlerin

Taşların ortasında Leylâ'nın gözleri

Leylâ köşe köşe göz göz şiirin ortasında

Ben Leylâ'yı bulduğumdan yahut kaybettiğimden beri

Leylâ ya o adamın bardağında ya o dağın ortasında


Ben Leylâ gibi güneş doğarken uyanamam

Şehir gece gündüz benim içime uyur

Leylâ'yı götürüp Londra’nın ortasında bıraksam

Bir bülbül gibi yaşamasını değiştirmez çocuktur


Leylâ diyorsam kesik yanaklarıyla Leylâ

Üç köşeli dünyasıyla

Okuyla yayıyla yaylasıyla acımasıyla

Leylâ diyorsam şu bizim gerçek Leylâ


Biz seni işte böyle seviyoruz Leylâ

O gitti bize ağlamak kaldı kala kala

Beni yeraltı sularına karşı iyi savun

Tırnağını taşa sürten yitik keçilere karşı

Bu çeşmenin üç köşesinden hangisinden su içecek

Senin bahtsız ve mesut Eyyub'un


Atların en güzel biçimini sessizce kalbime indiriyor

İçimde İstanbul çalkanırken bozbulanık çeşme

Bir dans için can vermeğe hazır bekliyorum

Sen orda gelirayak kuklalara insan gibi konuşmasını öğretme


Su akıyor birikiyor kan lekeleri

Kurtulsam diyorum bir eser buna engel

Öyle büyüyor öyle çoğalıyorsun

İstanbul kalmıyor


Hangi köşesinde huzur o köşesinde sen

Hangi köşesinde yeni çağlara uygun odalar

Ben bölünmez bir şairsem

Sen bölünmez bir anne

Bir çeşme

Sezai Karakoç

Hasan Emrah
Official Verified Account

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Comments

https://edebiyatvakti.com/assets/images/user-avatar-s.jpg

0 comment

Write the first comment for this!