ANLAMADILAR
Üzülünce atını çağıran,
Tarihten adamları koşturan ve sustuğu dilde ağlayan
Bir ağabeye rast geldim.
Yaşı demir parmaklıklar arkasında tutsak kalmış,
Yaşamını yitirdiği çocukluğu güğümlenmiş gözlerine,
dilinde adı bilinmez bir yokluktayken,
ektiğini biçemediği bir güzergahta nasırlaşmış ayakları.
her adımında titreyen ayaklarının gürültüsünden,
nasıl bir zorluğu dizginlediğini nabzımı yoklarken anlardım.
henüz doğan güneşin adı konmadan gecenin karası çizilirken alnına
Bu ağabey bana çocukluğun nasıl bir nimet olduğunu anımsatırdı.
Çocuk oldum:
düşerken ağladım,
koşarken ağladım,
Gülerken ağladım lakin;anlamadılar
Ağlayan sesimden,
İncinen nabzımdan
Ağrıyan şiirimden,
susan dilimden beni birtürlü anlamadılar.
Çocuktum anlamadılar,
Büyümeye yeltendim;
Büyüdüm yine anlamadılar.
Comments
0 comment