Memleketimin Delileri-47
Okul memuru Gülgeç Ayla, bir adam tarafından takip ediliyor....
0
0
3,955
okunma

Lisede görev yapan elemanlar arasında bekar olanların sayısı oldukça fazlaydı. Bunlardan memur Gülgeç Ayla ve Müdür Yardımcısı Alıngan Mualla baş başa sohbet ediyorlardı. Ayla’nın heyecanı dikkat çekiciydi:

-Aynı adam olduğuna eminim Mualla hanım. Üç gündür peşimde. Korkudan düşüp bayılacağım neredeyse. Kendimi okula atıncaya kadar heyecandan ölmezsem iyidir. Biliyorsunuz dolmuştan indikten sonra, okula gelebilmek için uzunca bir yol yürümek zorundayım. Nereden bu adam bana musallat oldu, anlayamadım. Amacının iyi olduğunu bilsem, bu kadar endişelenmem ama…

-Aylacığım, meseleyi bir de müdür beye anlatsan. Nasıl bir tedbir alınması gerektiğini o bilir.

-Valla düşünmedim değil anlatmayı, fakat utandım. Gerçi o benim ağabeyim sayılır. Çok şeker bir adam. Ben ona sarılıp şapur şupur öperim. Kötü bir niyetim yok canım. Tabii ki ağabey niyetine.

-Bunda utanılacak bir şey yok canım. Bizim düşünemediğimizi o mutlaka düşünür.

-Bu okulu çok seviyorum, ama evime uzak olduğu için milli eğitime gidip tayin istemiştim. Şimdi bunu çabuklaştırmanın bir yolunu bulmalıyım. Tanıdığım falan da yok ki…

-Boşuna tayin mayin için koşuşturma! Müdür bey seni bırakmaz. Tayinin çıksa bile, ne yapar eder durdurur. Sonra ona karşı mahcup olursun. ”Benden habersiz ne işler yapmışsın!” derse ne cevap verirsin?

-Doğru valla, benim her konuda ağabeyime yani müdürüme danışmam lazım, deyip oradan ayrıldı ve üstünü başını toparlayıp müdürün odasına girdi. Bunu nasıl yaptığına o da şaşmıştı ama bir cesaret gelmiş ve yapmıştı işte.

Olanı biteni anlattıktan sonra, müdür:

-Her sabah işe gelirken sizi karşılaması için hizmetlilerden birisini görevlendireceğim. Okula duraktan beraber gelirsiniz. İsterseniz çıkış saatinde de götürsün.

-Çıkışta istemez müdür bey. Kendim gidebilirim.

-Yalnız sizden bir isteğim var.

-Buyurun emredin.

-Bu ve bunun gibi olaylarda mutlaka bana bilgi vereceksiniz. Benim haberim olmadan bir şey yapmayacaksınız. Söz mü?

-Söz efendim, söz ağabeyciğim. Ayy affedersiniz! Ben yerim böyle ağabeyi.. Dur bi kerecik öpeceğim. Benim her sorunumda bana yardım eden bir ağabey…

-Dur deli kız, napıyorsun? Elalem ne der?

-Elalem beni ilgilendirmez, gerçekten ağabeyim olsaydınız sizi ancak bu kadar severdim.

-Sağ ol, sağ ol. Şimdi lütfen okulumuza atanan öğretmenlerin görevlerine başlama yazılarını yazıver de imzalayayım. Bu gün milli eğitim bu konuda acele etmemizi istedi.

-Derhal efendim, beş dakika içinde hepsi hazır, ama önce size kendi ellerimle bir kahve yapmama izin verin. İçimden geldi…

-Tamam da, zahmet olmasın.

● ● ●

Devam edecek....

Ömer Faruk Hüsmüllü

1952 yılında Tekirdağ ilinin Çerkezköy ilçesinin Kızılpınar köyünde doğdu. İlkokulu Kırşehir’de, Ortaokul’u Ürgüp’te ve Liseyi Adana’da (Devlet hesabına Parasız Yatılı olarak) okudu. 1974 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünü bitirdi. 13 yıl devlette felsefe öğretmenliği, müdür yardımcılığı, müdür başyardımcılığı ve okul müdürlüğü görevlerinde bulunduktan sonra istifa ederek özel sektöre geçip dershanelerde öğretmenlik, bölüm başkanlığı ve müdürlük yaptı.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Comments

https://edebiyatvakti.com/assets/images/user-avatar-s.jpg

0 comment

Write the first comment for this!